Uyku Lüks mü Yoksa İhtiyaç mı?

Uyku—Lüks mü Yoksa İhtiyaç mı?
BAZI İNSANLAR uykuyu zaman kaybı olarak görür. Günlük iş ve sosyal faaliyet programları çok yoğun olduğundan, sadece bitap düştüklerinde uykuya teslim olurlar. Uykusuz gecelerde yatakta sabaha kadar dönüp duran diğerleriyse, tam tersine iyi bir uyku için her şeyi vermeye razıdırlar.
Bazı insanlar uyanık kalmak için çırpınırken, uyumak diğerleri için neden bu kadar zordur? Uykuyu bir lüks olarak mı yoksa ihtiyaç olarak mı görmeliyiz? Bu sorulara cevap vermek için önce, biz uyurken neler olduğunu anlamamız gerekir.
Uykuya Dalmanın Sırları
İnsanın bilincinin devre dışı kalıp uykuya dalmasına yol açan etkenin tam anlamıyla ne olduğu sır olarak kalmaya devam ediyor. Bununla beraber, araştırmacılar uykunun, beyin tarafından düzenlenen ve 24 saatlik biyolojik saate uyan karmaşık bir süreç olduğunu saptadı.
Yaşımız ilerledikçe uyku alışkanlıklarımız değişir. Yeni doğmuş bir bebeğin günde toplam 18 saati bulan uykusu kısa süreli zaman dilimlerinden oluşur. Uzmanlara göre, bazı yetişkinler günde yalnızca üç saat uyumayı yeterli bulurken, diğer yetişkinler neredeyse on saat uyumaya ihtiyaç duyuyor.
Yeni araştırmalara göre, biyolojik saatimizdeki değişiklikler, bazı gençlerin sabah yataktan kalkarken neden büyük bir mücadele verdiklerini de açıklıyor. Anlaşıldığı kadarıyla ergenlik çağı boyunca biyolojik saat ileriye doğru kayıyor ve bu yüzden gençler daha geç yatıp daha geç kalkmak istiyorlar. Uykuyu bu şekilde ertelemek çok yaygındır ve durum yirmili yaşlara doğru düzelmektedir.
Biyolojik saatimiz, birçoğu artık bilinen kimyasal maddelerce düzenlenmektedir. Bunlardan biri, uykuyu tetiklediği düşünülen melatonin hormonudur. Melatonin beyinde üretilir ve bazı bilim adamları, uykuya dalmadan önce vücut metabolizmasının yavaşlamasına bu hormonun neden olduğuna inanır. Melatonin salgılandıkça vücut ısısı düşer, beyne giden kan akışı azalır ve kaslarımız diriliğini kaybedip gevşer. Kişi uykunun gizemli dünyasına dalarken, bundan sonra neler olur?
‘Doğanın Ana Yemeği’
Uykuya daldıktan aşağı yukarı iki saat sonra hızlı göz hareketleri başlar. Bu olayı gözlemek, bilim adamlarının uykuyu REM (hızlı göz hareketleri) uykusu ve REM-dışı uyku olarak iki temel safhaya ayırmasına neden olmuştur. REM-dışı uyku da, giderek derinleşen dört uyku evresine ayrılabilir. Sağlıklı bir gece uykusu boyunca REM uykusu ve REM-dışı uyku defalarca birbirini izler.
En çok REM uykusunda rüya görülür. Aynı zamanda bu safhada vücut kasları azami derecede rahatlar; kişinin ertesi gün uyandığında kendisini fiziksel olarak dinçleşmiş hissetmesini sağlayan budur. Bunun yanında bazı araştırmacılar, yeni edinilen bilgilerin, bu uyku evresinde iyice yerleşerek uzun süreli belleğimize geçtiğine inanıyorlar.
Derin uyku sırasında (REM-dışı uykunun 3. ve 4. evreleri) kan basıncımız düşer ve kalp atışlarımız iyice yavaşlar; bu durum, dolaşım sistemimizin dinlenmesine olanak verir ve kalp-damar hastalıklarının önlenmesine yardımcı olur. Ayrıca büyüme hormonunun üretimi REM-dışı uyku sırasında en üst seviyededir; öyle ki, ergenlik çağındaki bazı gençlerde büyüme hormonu üretimi gece, gündüzden 50 kat fazladır.
Anlaşıldığı kadarıyla uyku iştahımızı da etkiler. Bilim adamları uykunun gerçekten de, Shakespeare’in dediği gibi “yaşam şöleninin ana yemeği” olduğunu keşfetti. Beynimiz uyku eksikliğini yiyecek eksikliği olarak yorumlar. Biz uyurken bedenimiz, yeterince yemek yediğimizde normalde vücudumuzun bunu anlamasını sağlayan leptin hormonu salgılar. Gerektiğinden daha az uyuduğumuzda, bedenimiz daha az leptin üretir ve canımız daha fazla karbonhidrat ister. Bu nedenle, uykusuzluk karbonhidrat tüketimini artırabilir, bu da şişmanlığa yol açabilir.—Sayfa 6’daki “Öğleden Sonra Şekerlemesi” başlıklı çerçeveye bakın.
Sağlık İçin Şart
Hepsi bu kadar değil. Uyku, bedenimizin serbest radikalleri –hücrelerin yaşlanmasını etkilediği ve hatta kansere neden olduğu söylenen molekülleri– metabolize etmesini kolaylaştırır. Chicago Üniversitesi tarafından yürütülen yeni bir araştırmada, 11 sağlıklı genç erkeğin altı gün boyunca günde yalnızca dört saat uyumasına izin verildi. Bu sürenin sonunda, vücut hücreleri 60 yaşındaki kişilerin hücreleri gibi işlev görüyordu ve kanlarındaki insülin seviyesi, şeker hastalarının insülin seviyesine eşitti! Uykusuzluk, akyuvarların ve kortizol hormonunun üretimini bile azaltarak, kişiyi enfeksiyonlara ve kan dolaşımı hastalıklarına karşı daha savunmasız bırakır.
Sağlıklı bir vücut ve zihin için uykunun yaşamsal olduğuna şüphe yok. İlk uyku merkezinin kurucusu ve Stanford Üniversitesi’nde (ABD) araştırmacı olan William Dement şöyle söylüyor: “Öyle görünüyor ki, uyku ne kadar uzun ömürlü olacağınızın en önemli göstergesidir.” São Paulo’daki (Brezilya) bir uyku merkezinde araştırmacı olan Deborah Suchecki de görüşlerini şöyle dile getiriyor: “İnsanlar uykusuz bir vücutta neler olup bittiğini bilselerdi, uykunun zaman kaybı ya da sadece tembellere göre olduğu sonucuna varmadan önce bir kez daha düşünürlerdi.”—Yukarıdaki çerçeveye bakın.
Acaba uyku her zaman canlandırıcı mıdır? Neden bazı insanlar tüm gece uyumalarına rağmen kendilerini hâlâ yorgun hisseder? Sonraki makale, temel uyku bozukluklarından bazılarını tanımanıza yardım edecek ve nasıl iyi uyuyabileceğinizi anlatacak.

UYKUSUZLUĞUN ETKİLERİ
KISA VADELİ ETKİLER
▪ Uyku hali
▪ Ruh halinde ani değişiklikler
▪ Yeni öğrenilen bilgileri unutma
▪ Yaratıcılık, plan ve iş yapabilme kapasitesi kaybı
▪ Konsantre olamama
UZUN VADELİ ETKİLER
▪ Şişmanlık
▪ Erken yaşlanma
▪ Aşırı yorgunluk
▪ Enfeksiyon, şeker hastalığı, kalp, damar, mide ve bağırsak hastalıklarına yakalanma riskinde artış
▪ Kronik bellek kaybı

ÖĞLEDEN SONRA ŞEKERLEMESİ
Hiç öğle yemeği sonrasında karşı konulmaz derecede uykunuzun geldiği oldu mu? Bu, mutlaka uykusuzluk çektiğiniz anlamına gelmez. Vücut sıcaklığındaki doğal düşüş nedeniyle öğleden sonranın ilk saatlerinde insanın kendini uykulu hissetmesi normaldir. Ayrıca, bilim adamları son zamanlarda beyinde üretilen ve bizi uyanık tutan, hypocretin (orexin de denir) adında bir protein keşfetti. Hypocretin ile yiyecekler arasındaki bağlantı nedir?
Yemek yediğimizde vücudumuz, tokluk hissi veren leptin adında bir madde üretir. Fakat leptin, hypocretin üretimini durdurur. Başka sözlerle, beyinde daha fazla leptin olması, daha az hypocretin ve daha fazla uyku hissi anlamına gelir. Belki de bu nedenle bazı ülkelerde, insanlar öğle yemeğinin ardından biraz uyumak için “siesta” denen bir mola veriyorlar.

UYKU EVRELERİ
Basitleştirilmiş grafik
Uyku Evreleri
Uyanış
REM
REM dışı
Hafif uyku 1
2
3
Derin uyku 4
*Sağlıklı bir vücut ve zihin için yeterince uyumak yaşamsaldır
*Büyüme hormonunun üretimi uyku sırasında en üst seviyededir

Yorumlar